Askeri Müzedeki sergi mekanları, girişte bulunan Tanıtım Salonu ile başlar. Bu bölümde, Askeri Müzenin kurucusu Ahmet Muhtar Paşa’ya ait fotoğraf ve objelerin sergilendiği Ahmet Muhtar Paşa Köşesi, müzenin genel tanıtımının yapıldığı müze maketi, hediyelik eşya reyonu, müze koleksiyonunda yer alan eserlerle ilgili fotoğraflı bilgilerin yer aldığı ışıklı tanıtım panoları, müze koleksiyonlarının birer örnekle temsil edildiği (tüfek, kılıç, kalkan, at alın zırhı gibi) eserlerin sergilendiği tanıtım vitrini ve bu vitrinin her iki tarafına yerleştirilmiş olan iki adet manken üzerinde sergilenen zırhlı yeniçeri kıyafet ve silahları, girişten itibaren ziyaretçileri bilgilendirmek amacıyla müze ve mehter ile ilgili görüntülü bilgilerin aktarıldığı TV sistemi ile sergilenen eserlerin üç boyutlu görüntülerinin de yer aldığı dokunmatik ekranlı bilgilendirme sistemi bulunmaktadır.
Orta Asya Türk Kültürü ve tarihinden örneklerin yer alığı bu salon Türklerin Soy ağacını gösteren bir pano ile başlamaktadır. Türk ve dünya tarihi içinde önemli bir yere sahip olan Çin Seddi’nin Türkler tarafından aşılışının gösterildiği diorama salona hareketlilik katmaktadır. Salon duvarlarında Türk göç yolları haritası, Turan Taktiği Krokisi, Metehan’ın 10’lu ordu sistemi, Göktürk ve Uygur Alfabeleri, Avrupa Hunları Haritası gibi baskı resimler ile Tatung savaşı, Atilla ve Ordusu, Orta Asya Türk Kültürü, Türk Efsane ve Kahramanları ile ilgili yağlıboya tablolar sergilenmektedir.
Ayrıca salonda yer alan vitrinlerde Orta Asya’da Eski Türklerin kullandığı günlük eşyalardan, savaş araç ve gereçlerinden örnekler (imitasyon) yer almaktadır.
Selçuklu Döneminden kesitlerin sunulduğu salonda, üç boyutlu detay maketle anlatılan Malazgirt Meydan Savaşı panoraması, Dandanakan Zaferi, Miryokefalon Meydan Savaşı, Anadolu’da düşünce hayatının önderleri, bilim tarihinin öncüsü Türkler ve Selçuklu devletinin önemli hükümdarlarının betimlendiği yağlıboya tablolar, Karamanoğlu Mehmet Bey’in heykeli, Türkçe ile ilgili fermanı ve Selçuklu İmparatorlunun sınırlarını gösteren büyük ebat harita yer almaktadır.
Kurulduğu andan itibaren dünyayı sarsan Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun anlatıldığı salonda; fethedilen yerleri padişahlara göre ayrı renklerde gösteren dijital harita, Ertuğrul Gazi ve Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e öğütleri panosu, Osman Bey tarafından beyliğin kuruluşu ve beyliğe atanması ile ilgili yağlı boya resim, döneme ait Osmanlı padişahlarının tabloları ile dönemin önemli zaferlerini anlatan yağlı boya tablolar yer almaktadır.
Ayrıca Askeri Müze koleksiyonları içersinde yer alan Osmanlı Devletinin kurucularından Orhan Gazinin miğferi, 1389 Kosova savaşında Osmanlı Ordusu tarafından kullanılan sancak ve Gazi Evrenos Bey''e ait zırh gömlek salonda sergilenmektedir.
29 Ağustos 1526 tarihinde Osmanlı ve Macar Orduları arasında gerçekleşen ve Osmanlıların kesin zaferiyle sonuçlanan Mohaç Meydan Muharebesi Osmanlı İmparatorluğunun en büyük imha savaşı olmasının yanında iki saat gibi kısa bir sürede sona ermesiyle de dünya savaş literatüründe önemli bir yere sahiptir
Bu salonda Mohaç Savaşı bir diorama ile anlatılmaktadır. Dioramada savaş anı resmedilmiştir. Salon içerisinde bulunan vitrinlerde bu dönemde kullanılan silah, zırh ve diğer askeri malzemeler sergilenmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim adına yapılmış olan altın kakma kitabeli kılıçlar, at alın zırhları gibi o döneme ait orijinal eserler ile vitrinlerde 16. yüzyılda Macar askerleri tarafından kullanılmış olan miğferin yanı sıra İslam ve Avrupa ülkelerine ait kılıçlar yer almaktadır.
Büyük Türk Devletlerinin kurucularına ait büstler, bu devletlere ait bayraklar, haritalar ve bilgiler, tarihte kurulmuş diğer Türk Devletlerinin listesi, Oğuz boylarının isim ve damgaları ile Türk adının ilk defa geçtiği, taşlar üzerine yazılmış tarih olarak kabul edilen ve ilk Türkçe metin özelliğini taşıyan Orhun Abidelerinin bir kopyası da burada sergilenmektedir.
II. Mehmet (1451-1481) ve I. Sultan Selim'in (1512-1520) atlı mankenleri, İstanbul'un fethinde Türk kuvvetlerinin gemilerini Haliç'e indirişlerini gösteren panoramik maketin yer aldığı bu bölüm müzemizin ilginç köşelerinden birini oluşturur.
Salondan Seçilen Obje
-Demir At Alın Zırhı (Yavuz Sultan Selim)
İslamiyet Dönemi Kesici Silahları
Bu bölümde sergilenen İslamiyet Dönemi kesici silahların en eskisi 12. yüzyıl sonuna aittir. Koleksiyondaki kılıçların en önemli grubunu Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi sırasında İskenderiye'deki Memluk hazinesinden ele geçirilen kılıçlar oluşturur. Koleksiyonun büyük bölümünü oluşturan Türk kılıçları, kama, hançer ve yatağanlar (Osmanlı ordusunda genellikle piyade sınıfı olarak bilinen yeniçeriler ile denizci askerler olan leventler tarafından kullanılan kesici silah) 15. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyıla kadar geniş bir yelpaze içinde değerlendirilebilirler.
Bu bölüm içinde 16. yüzyıldan başlayarak kronolojik düzende sergilenen yatağanlar ayrı bir grup oluştururlar. Sergilenen silahlar arasında Arap kökenli olan ve 19. yüzyıla tarihlenen cenbiyeler ile Türk ve Kafkas kökenli kamalar da bulunmaktadır.
Kesici silahlar salonundaki diğer önemli bir grubu Türk, Memluk, İran balta ve teberleri (genellikle hükümdar maiyetinde bulunan özel muhafızlar ile dervişlerin kullandığı ay biçiminde bazen iki yüzlü olan bir harp silahı ve derviş sembolü) teşkil eder. Askerî Müze zengin bir alem (bayrak ve sancak gönderlerinin tepelik bölümünde kullanılan ve orduların başında ordunun sembolü olarak taşınan bir tepelik) koleksiyonuna sahiptir. Kesici silahlar salonu girişinde sergilenen bu alemler daha çok Memluk ve İranlılara aittir.
Avrupa Kesici Silahları
Haçlı Savaşları Döneminde (1094-1270) İslam devletlerinin eline geçen Orta Çağ kılıçları, sonradan kesici gövdeleri üzerine yazılan Memluk kitabeleri ile iki ayrı kültürün birikimlerini taşır. Bu silahların çoğu İskenderiye'deki silah deposunda saklanmış ve üzerlerine Memluk sultan ve emirleri adına kitabeler yazılmak suretiyle Memluklar tarafından da kullanılmıştır. Bu silahların büyük bir kısmı Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden (1517) sonra İskenderiye'den İstanbul'daki cephaneliğe nakledilmiş, bir kısmı da 1798'de Napolyon'un Kahire Seferi sonrasında önce Fransa'ya oradan da diğer Avrupa ülkelerine dağıtılmışlardır. Sergilenen kılıçlar arasında 14.yüzyıl ve 17. yüzyıllara ait en popüler tip olan epe ve meçler ağırlıktadır.
18. yüzyıla ait birkaç küçük ve zarif formlu kamadan sonra nikelajlı gövdeleri, stilize kabza başları ve el siperlikleri ile daha sade olan 19 ve 20.yüzyıl Avrupa kılıçları, koleksiyonu tamamlamaktadır.
Bu bölümdeki ikinci grubu, Orta Çağda fakir halkın savunma amacıyla geliştirdiği ve kökeni tarım gereçlerine dayanan sırıklı silahlar oluşturur. Bunlar arasında Halbertler, Fauchardlar ve Partisanlar bulunur.
Salondan Seçilen Objeler
Askerî Müzede yeni düzenlenen “İstanbul’un Fethi Salonu"nda fetih ile ilgili bir diorama bulunmaktadır. Dioramada Ulubatlı Hasan'ın burçlara Osmanlı bayrağını dikişi, gemilerin karadan yürütülüşü, İstanbul’un düşüş anı üç boyutlu ve sesli olarak canlandırılmaktadır.
Yine bu bölümde İstanbul'un fethi sırasında Haliç’e gerilen zincir de sergilenmektedir
Avrupa Savunma Silahları
Avrupa savunma silahlarının büyük bölümünü Avrupa miğferleri oluşturmaktadır. En eski örnekleri 14.yüzyıla ait olan Avrupa miğferleri; Basinet, Barbute ve Salade adları altında gruplanır. Bu grubun genel özelliği yüzlerinin açık formda olmasıdır.
15.yüzyılın üçüncü çeyreğinde Rönesans nedeniyle başlayan değişim miğfer biçimlerine de yansımıştır. Açık başlık tipi ikinci plana itilerek kapalı ve kitlesel formlu miğferler ön plana çıkmıştır. Başı bütünüyle kapatan bu miğferlerin yüz siperliği üzerinde görme ve hava alma delikleri bulunur. Bu gruba ait miğferlerin en bilinenleri Armet ve Close Helmet'lerdir.
Avrupa savunma silahları salonunda miğferlerin yanı sıra zırhlar da sergilenir. Açık tipteki miğferlerle birlikte zincir örgü zırh gömleklerin dönemi de kapanmış, çok parçalı çelik konstrüksiyonlardan oluşan hareket imkânı çok az olan hantal zırh takımları yapılmaya başlanmıştır. Sergilenen birkaç adet Avrupa zırh gömleğinde ise Osmanlı sanatının etkisi kuvvetle hissedilir.
16.yüzyıl sonunda ateşli silahların savaş alanlarında egemen olmasından dolayı açık tipteki miğferlerin tekrar ortaya çıktığını görüyoruz. Bu tipteki miğferlerin en tanınmış örnekleri ise Morion ve Cabasset'lerdir. 19.yüzyıl başlarından itibaren metal kütleleri olmaktan kurtulan Avrupa miğferleri deri, kumaş, sırma, şerit, sakındırak gibi aksesuarlarla üniformalarda kullanılan özel askerî başlıklara dönüşmüşlerdir. Bu başlıkların gelişimi sergilenmekte olan Fransız, Rus, Prusya ve Avusturya devletlerine ait askerî başlıklarda izlenebilir.
İslam Savunma Silahları
İslam savunma silahları; miğfer, zırh takım (gömlek, kolçak, dizçek), kalkan ve hayvan zırh takımlarından (boyun, sağrı ve at alın zırhı) oluşmaktadır. İslam savunma silahları salonunda Osmanlı, Memluk, İran, Akkoyunlu, Şirvanşah ve Timurlu dönemlerine ait 14.yüzyıl ile 18.yüzyıl sonlarına kadar olan zaman dilimini kapsayan zengin bir koleksiyon sergilenir. Bu eserler biçim, süsleme özellikleri ve yapım teknikleri bakımından birbirine çok benzemekle birlikte dönem dönem form ve süsleme motiflerinde farklılıklar görülebilir.
Savunma silahlarında dayanıklılığından dolayı tercih edilen malzeme demirdir. Ancak sadece Osmanlılarda 16.yüzyıldan sonra miğfer, kalkan ve at alın zırhlarında görülen bakır üzerine tombaklama tekniğinde yapılmış pek çok malzeme bulunur.
Savunma silahlarının bir alt grubunu da sadece törenlerde kullanılmak üzere yapılanlar oluşturur. 16. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan ajur tekniğiyle yapılmış plakaların, koyu kırmızı kadife kumaş üzerine aplike edilmesiyle meydana getirilen miğferler (zerrin külahlar) ve söğüt dalı üzerine renkli ibrişim sarmak suretiyle oluşturulan kalkanlar bu grubun en çarpıcı örnekleridir.
Salondan Seçilen Objeler
16.yüzyıldan 20.yüzyıl başına kadar imal edilmiş fitilli, çakmaklı, kapsüllü ve iğneli mekanizmalı ateşli silah örneklerinin sergilendiği Ateşli Silahlar Salonu'nda, ateşli silah mekanizmalarının gelişimi izlenebilir.
Salonda 16.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar çeşitli Avrupa ülkelerinde ve Amerika'da imal edilmiş tüfek ve tabanca örnekleri de sergilenmektedir.
İstanbul merkez olmak üzere Anadolu ve Anadolu dışında kalan Kafkasya, Azerbaycan, Balkanlar, Mısır, Suriye ve Arabistan bölgelerinde imal edilmiş çakmaklı ve fitilli tüfek ve tabancaların yer aldığı bu salondaki örnekler, 16.yüzyıldan 19.yüzyıla yayılan tarih periyodu içinde değerlendirilir. Bu silahlarda Osmanlı silah teknolojisi yanında süsleme tekniklerinin ve motiflerinin zenginliği de görülebilir.
Salondan Seçilen Objeler
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK, Harp Okulu ve Harp Akademisi öğrenimini Askerî Müze binasında tamamlamıştır. 1899 yılında Harp Okuluna girmiş ve 1902 yılında teğmen rütbesi ile mezun olmuştur. 1903 yılında Harp Akademisine devam ederek 1905 yılında kurmay yüzbaşı rütbesi alarak eğitimini tamamlamıştır.
Mustafa Kemal'in Harp Akademisinde okuduğu dershane onun anısına düzenlenmiştir.
Dershanede ATATÜRK'ün okul yaşamı ile ilgili fotoğraflar ve belgeler de sergilenmektedir.
Bu salonda, toplar veya havanlar imal edilmeden evvel padişaha veya üst düzey görevlilere sunulmak üzere hazırlanan maketleri sergilenmektedir. Maketler ahşaptan veya demir, tunç, pirinç gibi madenlerden yapılmışlardır. Bunların arasında, Müze'nin değişik yerlerinde sergilenen ve Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Sultan III. Ahmet dönemlerine ait tunç topların ahşaptan yapılmış birebir modelleri dikkati çekmektedir.
Salonda sergilenen objeler arasında, bazı yabancı kökenli top modelleri ve topçulukla ilgili teçhizatta bulunmaktadır.
Salondan Seçilen Objeler
Somali Bölümü
Salonun Somali Bölümü'nde Birleşmiş Milletlerin 1992 yılında aldığı kararla Somali'ye giden Türk Birliğine ait fotoğraflar ile Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNOSOM) Komutanı Korgeneral (Orgeneral) Çevik Bir'e ait fotoğraflar, eğitim elbisesi ve kendisine yabancı devletlerin Genelkurmay Başkanları tarafından hediye edilen şiltler sergilenmektedir.
Kosova Bölümü
Bu bölümde Kosova Türk Birliği tarafından Askerî Müzeye hediye edilen objeler sergilenmektedir.
Bosna Bölümü
Türk Birliği Bosna'da askerî görevini yerine getirirken aynı zamanda Türkiye ile uluslararası toplumda bir diplomasi, kültür ve anlayış köprüsü kurmayı başarmıştır. Salonda Bosna-Hersek Federasyonu NATO Kuvvetleri bünyesinde görev yapmış olan Türk Tugayına ait objeler sergilenmektedir.
İç Güvenlik Harekâtı Bölümü
Bu bölümde Bölücü Terör Örgütü tarafından vahşice katledilen çocukların fotoğrafları, Mehmetçiğin dağlık kesimlerde nöbet ve operasyonu esnasında çekilmiş fotoğrafları ile operasyonlarda ele geçirilen çeşitli silahlar, patlayıcı maddeler ve muhtelif eşyalar sergilenmektedir.
15.-19. yüzyıllar arasına tarihlenen Osmanlı ok ve yayları, deri, ağaç, mermer ve demir ok hedefleri, ok ve yay muhafazaları (tirkeş, kubur, kandil, sadak), bilek siperi, yayı gererken parmağa takılan zihgir (şast) adı verilen yüzük bu salonun atıcılıkla ilgili eserleri arasında yer almaktadır. Ayrıca ok ve yay yapımında kullanılan çeşitli araç gereçler de bu salonda görülebilir. Sultan I. Mustafa, IV. Mehmed ve III. Selim gibi Osmanlı padişahlarının ok atışlarındaki başarılarını belgeleyen ok nişan beratları da burada sergilenen değerli eserler arasındadır.
Binicilik ve süvari sınıfı ile ilgili eserler 19. ve 20. yüzyıllara aittir. Bunlar arasında eyerler, eyer örtüleri, kamçılar, mahmuzlar, üzengiler, nalbant takımları, çeşitli ebatta at, katır ve katana (iri at cinsi) nalları, gümüş eyer kaşı, silah ve teçhizat koymak için yapılmış kuburluklar ile süvarilerin kullandığı kılıçlar, tüfekler ve mızrak uçlarındaki flamalar yer almaktadır. Ayrıca bu salonda 19. yüzyıl sonuna ait Türk ciritleri sergilenmektedir. Bunlar, temrenleri çok sivri, başları ise gümüş üzerine kazıma çiçek motifleriyle süslenmiş çok güzel örneklerdir. Koleksiyonumuzdaki eyerler, 20. yüzyıl başından itibaren kullanılan, Alman ve İngiliz tipi eyerleri model alan ordu tipi örneklerdir. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı olarak tarihleyebileceğimiz Osmanlı tipi eyerlerin ise, ilk Askeri Müze binası olan Aya İrini Kilisesi'ndeki görsel kompozisyonlar için yaptırılmış olabileceği düşünülmektedir.
Salondan Seçilen Objeler
Bu salonda Askerî Müze koleksiyonunda bulunan Osmanlı, Memluk, İtalyan (Venedik), Avusturya, Belçika, Fransız, İsveç, İngiliz, Alman ve Rus top ve havanlarından örnekler yer almaktadır. 15. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki geniş periyoda yayılan bu toplar demir yada tunç dökümdür. Ait oldukları devletlerin armaları, kabartma tekniğinde işlenmiş bitkisel ve stilize edilmiş hayvansal süslemeleri, usta, atölye ve kim adına döküldüklerinin belirtildiği kitabeleri ile sanat ve teknoloji açısından koleksiyonun önemli bir bölümünü oluştururlar.
Salondan Seçilen Objeler
Hâlen Askerî Müzede görev yapmakta olan Mehteran Bölüğünün geçmişten günümüze dek kullanmış olduğu enstrümanların orijinal ve kopyalarının sergilendiği salondur.
Boru, nakkare, ney gibi enstrümanların yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Mohaç Meydan Muharebesi (1526)'nde kullanılan bir kös de bulunur.
Harbiye Hamamı
Ayrıca, Harbiye Askerî Okuluna ait hamam yeni bir düzenleme ile restore edilerek ziyarete açılmıştır.
18. yüzyılın sonlarına kadar fazla çeşitlilik göstermeyen askerî kıyafetler, III. Selim (1789-1807)'den itibaren gerçekleştirilen yenileşme hareketleri nedeniyle değişim göstermeye başlar. 1909 yılında yayımlanan Elbise-i Askeriye Nizamnamesi ile haki renkte ceket ve pantolondan oluşan üniformalar kabul edilir.
Türk ordusu, İstiklal Savaşı'na bu kıyafet düzeni içinde girmiştir. Kıyafetler Galerisi'nde; Osmanlı Devleti döneminde kullanılan subay üniformaları, er üniformaları, apoletler yer almaktadır.
Bu salonda Osmanlı Devleti dönemine ait sancaklar, Cumhuriyet dönemine ait alay sancakları ve yabancı devletlere ait bayraklar sergilenmektedir.
Salondan Seçilen Objeler
Bu salon tarih boyunca bağımsızlık uğruna büyük zaferler kazanırken bu uğurda canlarını feda etmiş tüm şehitlerimize atfedilmiştir.
Türk tarihinin başlangıcından itibaren belli başlı büyük savaşların adının taş üzerine işlendiği "Anı Duvarı" ile Çanakkale şehitlerine ait eşyalardan oluşan eserlerin sergilendiği bu salonda, Türk Milletinin ilkesi hâline gelmiş olan Büyük Lider Mustafa Kemal ATATÜRK'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" sözü çeşitli dünya dillerine çevrilerek duvar üzerine işlenmiştir.
Bu bölümde 19. yüzyıl sonu gemici bandıraları, denizaltı şamandırası, gemici feneri, pusula, denizaltı mayını modeli ve Türklere ait ilk denizaltı maketi gibi eserler sergilenmektedir.